Geleceğin sorumlu yetişkinleri çocuklarımızın, sorumluluk sahibi olmalarını istiyoruz. Kendi kendine yetebilen, bağımsız, üretken bireyler olarak yetişmesini, eğitimine önem vermesini, ödevlerini zamanında yapmasını, iyi notlar almasını, giyimine ve temizliğine özen göstermesini, basit ve küçük ev işlerinde yardımcı olmasını, başkalarına saygılı olmasını ve hata yaptığında fark edip düzeltmelerini bekliyoruz.
Listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz. Bazen çocuklarımızın küçücük omuzlarına kocaman kocaman yükler biniyor bazen de hiç sorumluluk taşıyamıyorlar. Çok yükümlülük veren anne-baba kadar hiç sorumluluk vermeyenlerde hatalı davranmaktadır. Aile yaşamı genel bir denge üzerinde, kararında olmalıdır. Sorumluluk doğuştan getirilen değil, öğrenilen bir kavramdır. Sorumluluk duygusu, bebeklik ve çocukluk döneminden itibaren kazandırılmalıdır. Bu duygunun kazandırılmasında aile içi iletişim, aile içindeki çocuğa olan tavır, uygulanan disiplin anlayışının (kararlılık ve tutarlılık) rolü büyüktür.
Sorumluluk öğrenilebilen bir beceri olduğundan, çocuklara yaşlarına ve yeteneklerine uygun sorumluluklar verilip sonuçlarını görmesine izin verilmelidir. Anne-baba çocuğun yanlış kararlar verebileceğini düşünüp onların yerine karar vermektense, uygun yemek, kıyafet seçimi, ya da ne kadar harçlık alıp harcayacağı yönünde kontrolü çocuklara bırakabilirler. Ayrıca kendi oyuncaklarını, yatağını toplaması da beklenebilir. Yaşına ve cinsiyetine göre de sofra hazırlamak veya araba yıkamak gibi ev işlerinde de yardımcı olabilir. Yeterli “sorumluluk” çocukları cesaretlendirir ve özgüvenlerini geliştirir, paylaşma ve başarma duygularını tatmin eder.
Sorumluluk, çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun olarak görevlerini yerine getirmesi gibi aynı zamanda kendini başkalarıyla paylaşması, kendinden ödün vermesi olarak da tanımlanabilir.
A. Sorumluluk sahibi çocukların gösterdiği davranışlar:
– İşlerini kendi başına halleder, yük olmaz.
– Üstüne düşen görevleri kendi başına yapar.
– Yaptığı hatalardan kendini sorumlu tutar ve başkalarını suçlamaz.
– Hak etmediklerine sahip olmak istemezler.
– Başkalarının haklarına, duygu ve düşüncelerine karşı saygılıdırlar.
– Mutlu, uyumlu ve başarılıdırlar.
B. Sorumsuz çocukların gösterdiği davranışlar:
– Üzerine düşen görevlerin farkında olmadığı gibi, yerine getirmekte istemez.
– Kendi işlerinin başkalarının tarafından yapılmasını bekler.
– Başkalarına yük olurlar ve başkalarını suçlarlar.
– Kendi duygu ve düşüncelerinin arkasında durmazlar.
– Başkalarının haklarına, duygu ve düşüncelerine saygı göstermezler.
– Kendi görevlerini yerine getirmediği gibi başkalarına olan görevlerini de yerine getirmezler.
– Uyumsuz, tembel ve bencil olurlar.
C. Bağımsız oyun oynamasının yararları:
Kendi kendine bir şeyler yapabilen çocuk bağımsızlığa adım atmış demektir ve desteklenmelidir. Kendi kendine oynayan çocuğun, ilgisiz kaldığı anlamına gelmemektedir. Bir yetişkinin denetiminde, belli sürede yalnız oynaması için uygun ortamlar yaratılabilir. Çocuğun bağımsız oyun oynamasının birçok yararı vardır: eğlendirici ve dinlendiricidir, bağımsızlığı öğrenmesini sağlar, hayal gücünü geliştirir, dikkat süresini arttırır, problem çözmesine yardımcı olur, kişilik gelişimini destekler, becerilerinin gelişmesini sağlar, ailenin kendi zaman ayırmasını arttırır.
Çocuk Yetiştirmede Anne-Baba Tutumları ve Kişilikler
Çocuğun yüksek benlik saygısına sahip, kendi kendini yönetebilen, doyumlu bireyler olarak gelişmeleri, büyük ölçüde onlara sağlanan fırsatlara ve yaklaşımlara bağlıdır. 3 tür tutumdan bahsetmek mümkündür: a. Aşırı koruyucu ve müdahaleci anne-baba tutumu, b. Aşırı otoriter ve baskıcı anne-baba tutumu, c. Eşitlikçi ve demokratik anne-baba tutumu
A. Aşırı koruyucu ve müdahaleci anne-baba tutumu:
Koruma, kollama, himaye etme normal bir dürtü, anne-babalar için normal davranışlardır. Ancak koruma, kollama çocuğun kendini gerçekleştirmesini engellememelidir. Bu tür anne-babalar, çocuğun çalışkan, başarılı ve anne-babasına bağlı olmasını bekler. Bu aşırı koruma ve müdahale etme davranışı erken çocukluk döneminden başlayarak ileri yaşlara kadar devam edebilir. Bu şekilde yetişen çocuklar devamlı olarak bir yetişkinin koruma ve kollamasına ihtiyaç duyar, özgüvenleri zayıf, sorumluluk almaktan çekinen, zayıf kişiliğe sahip bireylerdir.
B. Aşırı otoriter ve baskıcı anne-baba tutumu:
Bu tutumun özelliği anne-babanın çocuğun üzerinde kurduğu baskıdır. Ebeveynler, çocuklarına hâkim olduklarına inanırlar. Onlar için itaat esastır. “Çocuklarım için en iyisini istiyorum” ifadesi çarpıtılarak “çocuğumun en iyi olmasını istiyorum” ifadesine dönüşmüş olabilir. Otoriter anne-baba, çocuğun davranışlarını değerlendirir, kontrol eder, şekil verir ve çocuğun tavırlarına standartlar koyar. Bu tutuma göre anne-babanın yaptığı doğrudur.
C. Eşitlikçi ve demokratik anne-baba tutumu:
Bu tutuma göre anne-baba çocuğuna insan olarak saygı gösterir, gelişim basamaklarını izler ve ona uygun davranır. Her çocuğun kendine has biricikliğini kabullenir. Aile içinde özgürce gelişmesine, yeteneklerini açığa çıkarmasına izin verir. Çocuğun barınma, beslenme, korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında ona “sevgi” gösterir.
İpucu: Yapılan araştırmalara göre, anne-babaların çocuklarını denetlemek için ikna etme yolunu kullanmaları ve destekleyici tutum içinde olmaları halinde, çocukların sağlıklı iletişim kurduklarını göstermektedir.
III. Sorumluluk Eğitiminde Ailelere Öneriler
Sorumluluk, anne-babaların kendi sorumluluklarının bilinciyle hareket etmeleridir. Kendi sorumluluğunu taşıyamayan anne-babalar, çocuklarından da sorumluluk taşımalarını bekleyemezler. Bu sebeple, öncelikle anne-babalar kendi yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
– Çocuğa kendi kendine yetmeyi ve yönetmeyi öğretmek gerekir.
– Çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun sorumluluklar verilmelidir. Başarması durumunda desteklemek, sorumluluğunu bildiğinde ödüllendirilmelidir.
– Çocuğa güvenmeli ve seçim yapmasına izin verilmelidir.
– Çocuğun gösterdiği çabalara saygı duyulmalıdır.
– Görev ve sorumluluğunu bilmesi, yaptığı hareketlerin sonuçlarını değerlendirmesi ve bu hareketlerinin diğer insanlarını nasıl etkilediğini görmesini sağlamak gerekir.
Onun için kararlar vermek yerine, kendi başına düşünmesini ve sorununu çözmesine imkân tanımak gerekir. Sadece gerektiğinde müdahale edilmelidir. Çocuğun sorumluluk almayı istemesi durumunda, hevesini kırmadan, sorumluluğunu yerine getirmesine destek ve yardımcı olmak gerekir.
Çocuklar sevildiğini bilmek ister. Olumsuz davranışlarının altında bile sevildiğini hissetme ihtiyacı duymaktadır. Ailede şunu yaparsan seni severim gibi asla pazarlık yapılmamalıdır. Her ne yaparsa yapsın her zaman seveceğinizi göstermelisiniz. Çocuklara karşı kararlı ve tutarlı davranışlar gösterilmelidir. Disiplini sağlamak için gereksiz yasaklar koymamak gerekir. Kurallar net ve sabit olmalıdır. Kurallara uyulmazsa neler olabileceği hakkında çocuk bilgilendirilmelidir. Övgü gereklidir, duygularınızı ifade edin. Anne-babalar bir zamanlar kendilerinin de çocuk olduğunu ve onlarında düşünceleri olabileceğini unutmamalıdır.
Zamanı planlarken seçebileceği alternatifler sunun. (yemek saati, televizyon saati vb.) Umulmadık bir zamanda, hatalı davrandığında hemen tepki göstermek yerine ne kadar hayal kırıklığına uğranıldığı söylenebilir ve yaptığı şeyin sonuçlarının neler olabileceği belirtebilir. Çok sorumluluk veren anne-baba kadar hiç sorumluluk vermeyen anne-baba da hatalı davranmaktadır.
Erken yaşlarda kazandırılan sorumluluk, çocuğa mutluluk, güven ve gelişme getirir. Güvenlik eğitiminde, çocuğa bakış, verilen değer ve duyulan güvenin etkisi büyüktür.
A. Çocuğun özsaygısını geliştirmenin yolları:
– Erken yaşta başlamak.
– İyi davranışlarının farkına varmak.
– Neyi yapamadığının değil neyi yapabildiğine odaklanmak.
– Şu anda görünmüyor olsa da her çocuğun benzersiz ve gizli yetenekleri olabileceğini unutmamak.
– Düzenli olarak, ne için olduğunu da belirterek övmek.
– Özel anlar yaratmak, iyi anları paylaşmak
– Bol bol oyun oynamak, eğlenmek.
– Şefkat göstermek.
– Bol bol birlikte gülmek.
– Bolca kucaklamak.
– Düşmanca duygulardan ve suçlamalardan uzak durmak.
– Sınırları belirlemek.
– Başarılabilir uygun hedefler belirlemek.
– Açık emirler vermek.
– İyi davranışları ödüllendirmek.
– Motive etmek.
– Çocuğu dinlemek.
– Çocuğa saygılı olmak.
– Tutarlı olmak.
– Başarıları birlikte kutlamak
B. İyi davranışları ödüllendirme:
– Küçük çocuklar somut, hemen sahip olabilecekleri ödülleri isterler.
– Yaşına uygun ödüller seçilmelidir.
– Kötü davranışlarını görmezden gelin.
– Sınırları belirleyin.
– Rüşvete yenik düşmeyin.
– Huzur elde edebilmek için boyun eğmeyin.
C. Ev kuralları:
– Evdeki kurallar konusunda net olun ve evde herkesin buna uymasını sağlayın.
– Evdeki tüm yetişkinler bu kurallardan ve ödüllendirmeden memnun ve hemfikir olmalıdır.
– Çok fazla sayıda kural koymak yersizdir. Birkaç gerekli kural yeterli olacaktır. Daha önemsiz konularda hoşgörülü olunabilir. Örneğin, ödevini bitirmeden televizyon seyretmesine müsaade etmemelisiniz. Ama etrafı dağıtmasına toplamak kaydıyla izin verebilirsiniz.
– Yaşça daha büyük çocuklar kurallar konusunda pazarlık yapmak isteyecektir. Onlar için nelerin önemli olduğunu dinleyin.
– Kurallara karşı gelmenin sonucunda ne olacağını belirtin. Bakıcı, anneanne-dede gibi ev dışındaki diğer bireylerin bu sonuçlara uymasını sağlayın.
– Kurallar konusunda çok önemli ve daha az önemli olanları ayırt edin ki sürekli “hayır” diyormuş gibi görünmeyin.