Evlilikte ruhen doymayınca monotonlaşma başlıyor. Artık önceki gibi aynı manayı ifade etmiyor bazı şeyler.
Evlilikte monotonluk evli çiftlerin yaşantılarının bir rutin haline gelmesi ile birlikte başlar. Peki evlilik dışında da zaten yaptıklarımız bir rutin içerisinde gitmiyor mu hayatta? Her gün işe gidiyoruz, işten geliyoruz, dinleniyoruz, hep aynı şeyler değil mi?
Evlilikte belli bir süreden sonra eşlerin her gün akşam yemeğini beraber yemesi bir rutin olsa da yemekte birbirlerine dikkat etmemeleri, ilgilenmemeleri asıl monotonluk kısmını oluşturuyor.
Yemek yemek sadece fiziksel ihtiyacımızı gidermek olarak görülüyor. Duygusal paylaşım olmuyorsa o zaman evlilik giderek sıkıcı hâle geliyor.
Peki neden duygusal olarak birbirlerini anlamıyorlar? Bir şahsın evliliği ile değil kendisi ile ilgili toparlanması gereken bir kısım mı var ona bakması gerekiyor önce.
Belki bununla bağlantılı olarak değinilmesi gereken bir diğer mesele ise hayatın inanılmaz hızlı yaşanılıyor olması. Bir şeyler yetiştirilmeye çalışılıyor ve arada evliliğin keyfini sürmeye izin verilmiyor.
Eğer zaman kalırsa evli bireyler birbirlerine zaman ayırabiliyor. Ama ekstra bir fırsat oluşturmak, hem ayrı bir çaba gerektiriyor hem de bu koşuşturmada duyma hissi yitiriliyor. Evlilik hissedilemiyor ve eş duyulmuyor.
Ruhen doyulmayınca, evlilik monotonlaşıyor. Artık önceki gibi aynı manayı ifade etmiyor bazı şeyler. Eşinizin gözüne bakıyorsunuz ama sadece gözünü görüyorsunuz onun içindeki parlaklığı, heyecanı hissedemiyorsunuz, gözleri ile size gülüşünü göremiyorsunuz.
Eşinizin en son ne zaman gözünün içine baktınız?
Monotonluğa doğru yol alıp almamış olduğunuzu öğrenmek istiyorsanız, gözlerinizi kapayın. Kendinize sorun: “Eşimin en son ne zaman gülüşünü, hüznünü içimde hissettim?”
BU YOLLARLA EVLİLİĞİNİZİ CANLANDIRIN
‘Nasılsa evlendik’ diye kendinizi salmayın: Eşlerin birbirlerine sanki uzun süredir evliymiş gibi değil de o sözlü veya nişanlılık dönemindeymiş gibi aynı hissiyatla birbirlerine yaklaşmaları önemli. Nasıl ki nişanlısı ile buluşurken kişi, giyimine ve kendisine dikkat ediyorsa, aynı evde bulunsalar dahi tıpkı dışardaki hâl gibi hatta daha da özenli olunmalı.
Nostalji yapın: Zihnimiz sadece konuşulanları hatırlamaz. Görsel belleğimiz ve koku hafızamız yoluyla hissettiğimiz tatlı anıları tekrar yaşayabiliriz. Eşinizle ilk tanıştığınız zamanlarda giydiğiniz kıyafeti tekrar giyerseniz, o zaman kullandığınız parfüm, traş losyonunu tekrardan kullanırsanız zihin, hem eşiniz hem sizin için o zamanki hisleri tekrar hareketlendirir. Eşinizle size ait bir şarkı varsa onu dinleyin, nostalji yapın. Ya da beraber eski fotoğraflarınıza tekrar açıp bakın.
Kendinize özel zaman ayırın: Yatmak için yatak odasına beraber geçin. Bu her zaman mümkün olmayabilir, bazen eşlerden biri daha geç diğeri daha erken uyumayı seçebilir ama evlilikte bağ ve beraber vakit geçirme açısından bu önem arz ediyor. Yatak odasında televizyon varsa onu odadan çıkarın.
Birlikte uyuyun: Yatmak için yatak odasına beraber geçin. Bu her zaman mümkün olmayabilir bazen eşlerden biri daha geç diğeri daha erken uyumayı seçebilir ama evlilikte bağ ve beraber vakit geçirme açısından bu önem arz ediyor. Yatak odasında televizyon varsa onu odadan çıkarın.
Baş başa bir tatile çıkın: Ne yazık ki çocuklu ailelerde, eşlerin baş başa kalma vakitleri çok sınırlı oluyor. Ancak çocuklar belirli bir yaşa geldikten sonra akrabalardan birine bırakılarak böylece kendinize zaman ayırabilirsiniz.
Örneğin, şehir dışında sakin doğa ile iç içe birkaç gün geçirebilirsiniz ya da çok masraflı bir şey olması gerekmiyor, bisiklet kiralayıp beraber bisiklete binebilirsiniz. Eşinizin de hoşlanacağı bir şey olsun, hatta belki her bir aktivite sizin hoşunuza gitmeyebilir ama bunu evliliğiniz için yapacağınız bir yatırım olarak düşünün.
Birbirinize küçük hediyeler verin: Küçük de olsa arada eşinizle hediyeleşin. Bu eşinizin ruhunu okşayacağı gibi yoğun iş hayatınızın ya da evdeki meşguliyetlerin yanı sıra ‘Aslında aklımdasın ve sana değer veriyorum’ mesajını da iletmiş olur.
İletişiminizi artırın: Televizyon, bilgisayar ve cep telefonundan birkaç saatliğine uzaklaşarak, gün içinde yaşadıklarınızı, geleceğe dair planlarınızı ya da kişisel olarak yapmak istediklerinizi birbirinize anlatın. Ne kadar samimi ve iletişime açık olursanız o derece monotonluktan kurtulmanız kolay olur.
Aşk panosu yapın: Duvara asacağınız bir pano ya da yatak odasının kapısına yapıştıracağınız bir zarfın içine minik notlar koyun. Bu notlarda sevgi dolu sözcüklere yer verebilirsiniz. Tabii canınızı sıkan bir hareketini de ona not olarak iletebilirsiniz.
Okan Bal
Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti
Sorunlarınızın Daha Sağlıklı Çözümü İçin
“Online Terapi” Randevusu Alabilirsiniz.