Kabullenilmesi ve affedilmesi zor olan aldatma, ilk bakışta bir eşin diğerine ihaneti, sadakatsizliği olarak görünür. Ancak daha derinlere bakıldığında aldatmanın gerçek nedenlerine ulaşılır. Bu nedenlerin altında yatan ise, eşlerin kişisel özellikleri ve birbirlerine karşı tavır ve davranışları sonucunda ilişkide yaşanan sorunlardır. Bu açıdan bakıldığında, aldatma aslında iki tarafın da dâhil olduğu bir sonuçtur. Yani, bu sonuçta sadece aldatan değil, aldatılan da rol oynar. Aldatma cinsiyete özgü bir olgu değildir, kadın da erkek de aldatabilir. Toplumsal baskı nedeniyle aldatma, kadınlarda erkeklere oranla daha az görülür. Erkekler bu konuda kendilerini daha rahat hissederler hatta “çapkın” gibi yüceltici sıfatlarla teşvik bile olurlar. Aldatmanın tetikleyicisi, kadınlarda duygusal istekler, erkeklerde ise cinsel arzulardır. Erkekler arasında özgüveni yüksek ya da zengin olanlarda, kadınlar arasında da güzel, çekici ya da dışa dönük olanlarda aldatma oranı daha yüksektir.
Aldatma nedenleri nelerdir
Aldatmanın nedenleri arasında ilişkinin monotonlaşması, duygusal ya da cinsel tatminsizlik, iletişim sorunları, heyecanın azalması, eşin çekiciliğini yitirmesi, cinsel sorunlar, macera arayışı, hamilelik ya da bir hastalık, uzun süre ayrı kalmak, cinsel açıdan kendini kanıtlama ihtiyacı ve buna benzer pek çok neden sayılabilir. Bu nedenlerin nihai amacı kişinin mutlu olmaya çalışmasıdır. Aldatma, bir yol kazasıdır ve ilişkinin her aşamasında görülebilir. Aldatma duygusal ve cinsel olarak ikiye ayrılabilir. Var olan bir ilişki varken bir başka partnerle cinsel ilişkiye girmek cinsel aldatma, duygusal bir yakınlık yaşamak veya bir başkasına aşık olmak ise duygusal aldatma olarak değerlendirilir. Erkekler daha çok cinsel aldatmayı tercih ederken kadınlar ise daha çok duygusal aldatmadan yanadır. Ayrıca duygusal aldatma cinsel aldatmaya göre içinden çıkılması daha zor bir durumdur ve asıl aldatma budur.