Anne babalar; insan yaşamında ilk altı yılın ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz? Kişilik oluşumunun tamamlandığı bu dönemden sonra çocuğunuzun alışkanlıkları zaman içinde eğitilebilir ama kişilik üzerinde oynamalar yapılamaz.
‘Çocuğunuzun maddi ihtiyaçlarını karşılamak mı önemli, yoksa ona bu dönem içinde ihtiyacı olan sevgiyle birlikte gerekli eğitimi vermek mi?’ sorusunu şimdi kendinize sorun; çünkü çocuğunuz büyüdüğünde geç olabilir. Sorunun kaynağının aile olduğunu ve çocuğunuza gerekli eğitimi veremediğinizi kabullenmek çok daha zor olur sizin için…
Doğumla başlayan ve ölümle sonuçlanan yaşam serüveninde kendi benliğini kabul edip bunu kabullendirmek için çabalayan insanoğlu; çocuğunda kişilik oluşumunun gerçekleştiği 0-6 yaş dönemine çok dikkat etmelidir. Çünkü bu süreçte yaşanan olumlu veya olumsuz tecrübeler bir ömür boyu etkisini sürdürür. İnsan hayatında alışkanlıklar zaman içinde eğitimle değiştirilebilir ama kişilik üzerinde oynamalar yapılamaz.
Ebeveynler toplumun yapıtaşı, geleceğin mimarları çocuklarını yetiştirirken tek taraflı isteklerde bulunurlar. Hüsrana uğradıklarında ise durup düşünmek, sorunu hissetmek, kaynağını sorgulamak yerine suçu karşı tarafta aramayı tercih ederler. Türk aile yapısına göre suçlu; karnını doyurduğu, istediği marka kıyafet, oyuncak aldığı, pahalı okullara gönderdiği minnet bilmeyen çocuktur. Gerçek anlamda özeleştiri yapmaktan korkan ebeveynin aslında kendisine yöneltmesi gereken soru;’acaba çocuğuma maddi açıdan sağladıklarımın yanısıra manevi anlamda vermem gerekenleri verebildim mi’ olmalıdır. Çözüm için kökene inerek başlangıçta yapılanları incelemek gerekir.
Anne hamile kalmadan önce bebek sahibi olmak istiyor mu? İçinde bulunduğu fiziksel şartlar ne kadar elverişli? Anne-baba arasındaki ilişki nasıl? Annenin beslenmesi bilinçli mi? Doğum uygun şartlarda, gerekli sağlık personeli ve malzemeler eşliğinde mi gerçekleşti? Doğum sonrası bebeğin fizyolojik durumu, bakımı, temel ihtiyaçlarının giderilmesi sağlandı mı?
Buradan anlaşılabileceği gibi aslında bebeğin ana rahmine düşmesiyle birlikte fizyolojik ve psikolojik gelişimi başlar. Bebek dünyaya gözlerini açtığında da ilk sosyal etkileşimini aile ortamında gerçekleştirir. Anne ve baba onun ilk modelleridir. Okul dönemine geldiğinde ise modelleri gelişmeye hatta yön değiştirmeye başlar. Aileden aldığı bireysel (kalıtsal) özelliklerin etkisiyle kişiler arasında farklılıklar gündeme gelir. Çocuğun 36-60 aylık gelişim özelliklerinin belirlenip davranışlarının değerlendirilmesi, bu bilgiler göz önüne alınarak yapılmalıdır.
Psikomotor gelişimde;
Kare, daire, üçgen gibi şekilleri çizer Oyun hamuru gibi yumuşak materyalleri kullanarak değişik şekiller oluşturur Çeşitli şekiller çizer ve boyar Ritme uygun dans eder
Öz bakım becerileri;
Ellerini yıkar Dişlerini fırçalar Kendisine ait eşyaları toplar Tuvalet ihtiyacını giderir Yemeğini yiyebilir
Sosyal-duygusal alan;
Toplum içinde kendisinden beklenen uygun davranışları gösterir Yetişkinlerin konuşmalarına katılır Aldığı sorumluluğu yerine getirir Görgü kurallarını uygular Oyuncaklarını paylaşır Yetişkinlerin yönettiği grup oyunlarına katılır Sırasını bekler Duygularını ifade eder
Bilişsel gelişim;
Zıt kavramları bilir ( büyük- küçük, açık-kapalı, vb..) Dört sekiz parçalı yap-boz yapar 1-10’a kadar sayar Ana renkleri tanır Gruplandırma yapar Beden parçalarını gösterir
Dil gelişimi
Kendi kendine şarkı, şiir, tekerleme söyler Yaptığı günlük işlerle ilgili olarak sorulan sorulara yanıt verir Duygularını adlandırır
Çocuğun sağlıklı bir yetişkin olması için bireysel farklılıklar, yaş grubu özellikleri, gelişimsel, çevresel, psikolojik etkenler dikkate alınmalıdır.