Boşanma Danışmanlığı
Evlenirken birbirlerine yaşam boyu aynı yastığa baş koyma sözü veren çiftlerin 1 milyonundan fazlası boşanma kararı aldı. Uzmanlar son 10 yılda yüzde 38 oranında artış gösteren boşanmalarda çiftler arasındaki sosyal, ekonomik, cinsel ve psikolojik nedenlerin başı çektiğini belirtiyor. Boşanmanın başlıca sebeplerini; eşlerde, aile yapılarında ve yaşam tarzlarında zamanla ortaya çıkan uyumsuzluklardır.
Yaş ve sosyal statü evliliklerin geleceğini belirler
Evliliklerin sürmesi için çiftlerin birbirine denk durumda olması çok önemlidir. Kadın ve erkeğin eğitim düzeyi ve sosyolojik yapısı çok uzaksa bu durum çiftler arasındaki paylaşımı azaltarak, çatışmayı artıracaktır. Ayrıca evliliklerde yaşam tarzı ve alışkanlıklarının farklı olması zamanla önemli sorunlara sebep olmaktadır. İlk başlarda erkeğin sosyal statüsü, ekonomik anlamdaki gücü ve olgunluğu genç kadının ilgisini, genç kadının hayat dolu oluşu, güzelliği ve neşesi de yaşça daha büyük olan erkeğe çekici gelmektedir. Bu tür ilişkiler birkaç yıl güzel ve uyumlu sürse de zamanla erkek yorulmakta, daha dingin ve sakin bir yaşamı; kadın ise gençliğinin verdiği enerji ile hareketli ve eğlenceli bir yaşamı devam ettirmek istemektedir. Farklı yerlerde mutlu olan, farklı ilgi alanlarına sahip çiftlerin ayrılığı kaçınılmazdır.
Çiftler karar alma konusunda özgür bırakılmalı
Boşanmanın diğer bir sebebi, ülkemizde büyük bir çoğunluğun problemi olan aynı evde kayınvalide ve kayınpederle yaşamaktır. Yeni evli çiftlerin kurulmuş bir düzene ayak uydurmalarını beklemek ise büyük bir yanlıştır. Hayat tarzını oluşturamayan ve bağımsız olmayan çiftler, kendi evliliklerini de benimseyememekte, erkeğin evin oğlu rolünden, eş rolüne geçmesi zorlaşmaktadır. Çiftlerin bir araya gelerek yaşayacakları yerden çocuklarının eğitimine kadar kendileri karar vermesi evliliklerinin geleceği açısından önemlidir. Geniş aile modeli ile yaşamak; tarafların düşüncelerini dile getirmesini, seçimlerini rahatlıkla yapabilmesini zorlaştırmaktadır ve karı koca arasında erozyonlara sebep olmaktadır. Bununla birlikte evlilik, sadece kadının ekonomik açıdan bağımsız olamadığı ya da çocuklar için sürüyorsa, mutsuzluk vardır. Türkiye’de bu sebeple devam eden mutsuz evliliklerin sayısı oldukça fazladır ve kişiler ancak bağımsız olduklarını hissettikleri kadar birbirlerine bağlı olabilmektedir.
Cinsel sorunlar boşanmanın sessiz sebeplerindendir
Erkek ve kadının tekil olarak ya da bir arada yaşadığı cinsel problemler zamanla dile getirilemeyen fakat huzursuzluk veren sorunlar haline dönüşmektedir. Erkek, cinselliği bedeni ile kadın ise beyni ile yaşamaktadır. Bu farklılık zamanla çözülmemiş diğer problemlerin de çiftlerin cinsel hayatına yansımasına neden olmaktadır. Kadının sürekli aklında olan problemler, cinsel soğukluğu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle sevişerek evlenen çiftler, sevişememekten dolayı boşanmaktadır. Ayrıca hala günümüzde erkekten dolayı yaşanan cinsel sorunlar ve bunların gizli tutulması ayrıca tıbbi yardım alınmaması yüzünden bakire sürdürülen evliliklerin oranı azımsanmayacak kadar fazladır. Bunun dışında boşanmaların nedeni olarak kuşkusuz aldatma da önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayatta ve yatakta paylaşım azalmışsa boşanma kaçınılmazdır.
Paylaşım azaldıkça psikolojik çöküş artar
Çiftlerin olduğu gibi boşanmanın da psikolojisi vardır. Kadının duygusal, erkeğin fiziksel şiddet uygulaması, çiftlerin psikolojisini olumsuz anlamda etkilerken boşanmayı da hızlandırmaktadır. Ayrıca çiftler arasındaki kişilik çatışmaları boşanma da önemli bir faktördür. Kadınlar, hayatın onlar için hazırladıkları rollere daha çabuk uyum sağlarken bu durum erkeklerde zaman almaktadır. Kadın henüz anne olmadan annelik rolüne girebilirken erkek baba olduktan sonra bu role adapte olabilmektedir. Bu süreçte doğal olarak azalan paylaşım, çiftlerin birbirini anlamalarını zorlaştırarak uyumu da yok etmektedir.
Boşanma kararından önce ilişki terapisine başvurulmalı
Ülkemizde birçok çift boşanmayı düşünmelerine rağmen mutsuz evliliklerini sürdürmeyi tercih etmektedir. Bu durum çiftlerin psikolojisi için bir çöküş ve ilerleyen süreçte daha zor zamanların habercisi anlamına gelmektedir. Çiftler boşanma kararından önce ilişki terapisini denemelidir. Bilimle ve doğru iletişim yoluyla çiftlerin sorunlarını çözülebilmeleri mümkün olsa da erkekleri eş terapisine ikna etmek kolay olmamaktadır. Bu da sorunların çözülmesini, çiftler arasındaki uyumun düzelmesini imkansızlaştırmaktadır. İnsanların mutsuzluk ve ilişkilerini düzeltmek için uzmanlardan yardım almaları, gelecekte mutlu olmaları açısından önemlidir.
Boşanma durumunda çocuğumuza yaklaşım nasıl olmalı?
Boşanma öncesi dönemde ebeveynler yaşadıkları çatışmalar nedeniyle sıklıkla çocuklarına karşı ilgide azalma yaşarlar. Bu süreçte çocuk çevresinde olup biten çatışmaları yaşı ve gelişim seviyesine göre algılayabilir. Boşanma hiçbir zaman bir çocuğun istediği bir durum değildir. Aile birliğinin parçalanması istenmeyen bir durumdur. Ancak mutsuz ve çatışmalı bir evde büyümektense tek ebeveynin olduğu daha sakin ve huzurlu bir ev çocuk için daha uygundur.
Boşanma durumunda ve sonrasında anne babanın ebeveynlik işlevlerini ihmal etmemeleri çocukla tutarlı ve sevgi dolu etkileşimi sürdürmeleri çocuğun ve gencin boşanmadan en az etkilenmelerini sağlar.
Anne babaların boşanma konusunda çocuğa ve gence en doğru yaklaşımı aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Ayrı yaşamanın ne anlama geldiğini, (özellikle küçük çocuklarda) anne ve baba birlikte, suçlayıcı olmadan konuşarak çocuğun anlamasını sağlamak.
- Çocuğun yaşına uygun bir biçimde boşanmanın onların suçu olmadığını, ama onları nasıl etkileyeceğini açık ve sade bir dille anlatmak.
- Çocuğu her zaman sevileceğine, en iyi şekilde bakılacağına inandırmak ve bu doğrultuda davranmak.
- Çocukları diğer ebeveynle mutlu ve sıcak bir ilişki için cesaretlendirmek.
- Eski eşle ilişkiyi mümkün olduğunca sorunsuz sürdürmek, Çocuklarla ilgili konularda işbirliği yapmak, bu mümkün değilse de en azından aradaki sorunları çocuklara yansıtmamak.
- Çocukların hayatlarındaki başka insanlardan ve uzmanlardan yardım ve rehberlik istemeleri için onları cesaretlendirmek.