Eşer arasında yaşanan iletişim problemlerinin iki ana sebebi vardır. Birincisi eşlerin birbirine duyduğu sevgi ve iyi niyetin artık tamamen kendisini tüketmiş olmasıdır. Evlilikleri dibe vurduran bu sebep kendisini gösterdiğinde artık çiftler münakaşa etmek için her vesileyi fırsat bilebilmektedirler. O gün havanın sıcak olması, yemekte kuru fasulyenin olması veya olmaması, duvara sineğin konması o gün için ciddi bir kavga sebebi halini alabiliyor.
Bu sıkıntıların yaşandığı evlilikleri kurtarabilme adına yapılacak çalışmaları biraz daha uzun vadeye yaymak gerekir. Zira bu yapıda problem üreten bir evlilik koruyucu kalkanları zayi etmiş ve aileyi savunmasız hale getirmiş demektir. Bir nevi bu evliliklere yoğun bakıma alınması gereken evlilikler nazarıyla bakılıp ihtimamla takip edilmek durumundadır.
SEVGİ VE SAYGI HALA DEVAM EDEBİLİYORSA ÜMİT VAR DEMEKTİR..
İkincisi ise problemin merkezinde bizzat eşlerin olmadığı hayatın diğer ünitelerinde karşılaşılan problemlerin tesiriyle çiftlerin birbirine sıkıntı yaşatmaları ile sebebiyle doğan çatışmalardır. Mesela iş hayatında yaşanan problemler veya eşlerin birbirlerinin aileleriyle yaşadığı imtihanların tazyikiyle oluşan stresle çiftlerin münakaşa etmeleri gibi. Bu çatışma türü, dönemsel ve bölgesel stresin yıpratıcılığını eşlerin birbirinden çıkarmaya çalıştığı farklı bir huzursuzluk halidir.
Bir önceki çatışma türüyle karşılaştırdığımızda eşlerin dünyasında sevgi ve iyi niyetin var olduğunu görürüz. Ama yaşanan o sıkıntıyı aşmaya bu birikimleri yetmemektedir. Problem hemen çözülmeyecek olursa sevgi ve iyi niyetleri azalma riskiyle karşı karşıyadır. Bu insanları da eğiterek birbiriyle sıkıntılı zamanlarda nasıl iletişim kurmaları gerektiği kendilerine öğretilip o problemleri aşma adına yapılması gerekli olanları kendilerine göstermeniz yeterli olacaktır.
İçerisinde sevgi ve iyi niyetin muhafaza edildiği bütün evlilikler ayakta kalabilecek gerekli güce sahiptirler. Bu evlilikler için boşanma kesinlikle problem çözebilme adına alternatif yol haline getirilmemelidir.
BU KONUYU EŞİNİZLE HİÇ KONUŞTUNUZ MU?
Eşiyle iletişim problemi yaşayan insanlara ilk sorduğumuz soru bu konuyu eşinizle hiç konuştunuz mu sorusudur. Ne hikmetse verilen cevap hep aynıdır. ‘Hem de kaç kere.’ Hâlbuki insanların konuşma diye nitelendirdiği husus eşini karşısına alıp makineli tüfek gibi kelimeleri saydırarak eşini bunaltmaktan ibarettir. Bu konuşmak değil belki işkence etmektir ama asla konuşmak değildir.
Konuşmak deyince biz sevgi ve iyi niyeti merkeze alıp sırayla eşlerin birbirlerini dinleyerek anlamaya çalışmasını kast etmekteyiz. O ne diyor, ben ne istiyorum, acaba bu evlilikte benim göremediğim şeylerde olabilir mi ya da bu meselede çözüm adına orta bir nokta bulunabilir mi diye düşünen insanların yaptıkları şeydir konuşmak.
Eşiyle konuşurken ve eşini dinlerken çiftler sanki başlarının üzerinde bir kuş varmışta kaçacakmış gibi ihtimamla konuşmalı ve konuştuktan sonra aynı ihtimamla birbirlerini dinleyebilmelidirler. Birçok evliliğin boşanma seviyesine gelmesinin temel sebeplerinden bir tanesi eşlerin birbiriyle konuşmayı becerememesi ise bir diğeri birbirlerini dinlemekten aciz olmalarıdır.
Ağzımızdan çıkan her bir söz ve eşimize karşı aldığımız her bir tavır yayından çıkan bir ok gibidir. Kalp kırıldıktan sonra her ne kadar evliliğin yüksek hatırı yatıştırıcı ve bütünleştirici etki gösterecek olsa da ilişkiler eski halini alamaya bilecektir. Sorumsuzca sarf edilen kelimeler gönüllerde onulmaz yaralar açabilmektedir.
Okan Bal
Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti
Sorunlarınızın Daha Sağlıklı Çözümü İçin
“Online Terapi” Randevusu Alabilirsiniz.
